Devamı..
3-Özel sektör
İşin içinde olanların daha çok anlayabileceği gibi özel sektör biraz da şans işi.
Kendi kliniğinizi açacak sermayeniz, çevreniz ve rekabetin biraz daha az olduğu bir ortamda klinik açmanız durumunda sizin için büyük bir sıkıntı var diyemeyiz.Fakat maalesef herkes bu kadar şanslı olamıyor.

Şu an 6 gün ve günde yaklaşık 10-12 saat arası çalışıp hak etmediği maaşı alan çok fazla diş hekimi var.
Bu işin " kendini geliştiren kazanır abi,demek ki bu adam çalışkan değil" tarzda bir durum olduğunu düşünmüyorum. 5 senelik zor bir fakülteyi bitiren türkiyede belli bir derece yapan öğrenci ne kadar tembel olabilir? İstisnalar dışında çoğu kişi kendini geliştirmeye çalışıyor ve bir şekilde işinde en iyi olmak istiyor.

Özel sektördeki doluluk oranı da gittikçe artmaya devam ediyor.Şu an pandemiden kaynaklı bir illüzyon olsa da ( adsmlerde uzun bir dönem işlem yapılmadı) pandemi sonrası işler eskisi gibi olduğunda özel sektördeki hasta potansiyeli de maalesef azalacak.


4- DUS ve Doktora
Öncelikle dus ve doktoranın ikilik yaratma durumu ayrı bir başlık konusu. Bunun yarattığı haksızlıklara değinirsek uzun uzun yazarız.

Diş hekimliği normalde başlı başına bir uzmanlık alanı. Ve benim görüşüm herkesin uzmanlık yapmaması gerektiği. Çünkü multidisipliner yaklaşımın da diş hekimliğinde yıllardır kullanıldığını ve işlev gördüğünü biliyoruz. Uzmanlık dediğimiz olay hekimler atanamadığı veya özel sektörde yer bulamadığı için girdiği bir yol olmamalı!
Şu an hala dus kontenjanlarını arttırın diyenler var. Arkadaşlar sıkıntı dus kontenjanları değil. Sıkıntı gereğinden fazla mezun yetiştirilmesi ve bu sebeple de sınava giren sayısı ile kontenjan sayısının uyumsuz olması. Bugün dus kontenjanlarının abartı artışı 5 sene sonra "ama herkes uzman yine atanamıyoruz,iş bulamıyoruz" durumunu doğurur.
2020 itibariyle DUS'a giren kişi sayısı ortalama 4500-5000 civarındayken kontenjanlar 800 civarında.